(Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin KARAN)
Bugün Sayın Nurettin KARAN’ın basın toplantısına katıldım. Nurettin Bey’i tanımıyorum. O da beni tanımaz.
Bu tanışmamazlık nedeni ile toplantıda ilk 10-15 dakika bir kapanma modu yaşadım. Eli çeneye götürüp derin süzmelerle sonuca ulaştıran bu mod belli ki çok sıradışı göründü kardeşime ‘hayırdır hocam neyin var’ deyince kendime geldim. Mevzu zor, ilk karşılaşmalar beni yorar…
Fizyognomi ilmine sık sık başvurduğum doğrudur.
Rabbim El Alim sıfatının tecellisi olarak sınırsız ilim halk etmiş. Deryada damla olsun o da bize nasip olsun…
Nurettin Bey’i epey süzdüm.
Felsefi konulara meraklı ve idealist insanların çukur gözleri vardır der fizyognomi. Belli ki idealleri var.
Sonra konuşurken sürekli havaya kalkıp inen kaşlar biraz şaşkınlık belirtisidir. Aynı zamanda sorularına cevap bekleyen iniş çıkışlardır bunlar. Sanırım bulamamış. Çünkü Fiskobirlik ile ilgili bir beklentim yok dedi.
İzlediğim sürede denk gelmedim belki gören olmuştur ama avuç içlerini göremedim. Sır saklayanlar avuç içlerini pek göstermez. Top secret, çok gizli…
Sürekli elleri ile oynamak ya da konuşurken tek eli ile bir şeylerle oynamak stres ve kaygı göstergesidir.
Stres kalbin çalışma şeklini bozar. Kalbi bozulan muvaffak olamaz. 4 yıllık yetkinin 6 ayını kullandık dediniz. Daha çok ihtiyacı var çiftçinin size. Allah sıhhatten ayırmasın.
Sessize alıp tekrar tekrar izlediğim videolarda ellerini masanın altında hiç görmedim Nurettin Bey’in. Bu kişinin güven verici olduğunu ve gizlediği şeyler olmadığını gösterir. Tabi gaybı sadece Allah bilir.
Nurettin Bey her şeyin nihayetinde bende sempatik bir hava bıraktı. İtici değil. Kibar biri iletişimi iyi.
Toplantı basın toplantısı formatının çok dışında idi.
Oturduk, yemek yedik. Önümüze bir basın açıklaması yazısı verdiler. 2 sayfaydı. Arka sayfaları boş olduğu için teşekkür ederim. Sonra siparişler alındı. Nurettin Bey tabak çatal ayran füpletmeleri arasında konuşmaya başladı. Galiba kurumdan getirdiği 8-10 kişilik bir grup sürekli kendi aralarında konuştular. Çok dikkatim dağıldı. O yüzden vekiller kısmını yazmayacağım. Sanırım kalabalık olsun diye geldiler. Toplantının yarı zamanı yemek servisi ve beytinin sahibini arayan garsonun anonsları ile geçti…
Konuşmasına sorularla başladı Sayın Karan.
Ortaya karışık bir şey çıktı.
Lütfü Bey’e üst perdeden yüklendi.
Kokarca tehlikesinden bahsetti.
Dış güçlerin işi galiba çünkü Çin’in parmağı var dedi.
TMO’ya stok yapıyor dedi.
Osman Öden’e kimle istişare yaparak böyle bir karar aldı bilemiyorum dedi.
Basın toplantısına collecting work çalışmış. Bölüm bölümdü ve bölümler arasında konu bütünlüğü yoktu.
En nihayetinde ben buna;
Aday adaylığı açıklamama toplatısı dedim.
Düşünmek günah değilse şunu düşündüm:
Aytekin Bey’e destek toplantısı yaptı resmen. Bence tabi. Suç olduğunu biliyorum düşünmenin ama günah değil bırakın düşüneyim.
Neden böyle düşündürdü beni:
Bir mesaj vermek için bir sürü mesajı karman çorman etti gibi geldi bana.
Mesaj Osman Öden’e idi.
Kime sormuşa getirdi.
Sorsan ilk 10 kişiden en önde benim Ak Partinin kurucularından dedi.
Aytekin Bey’e %99 şans ve başarı notu verdi.
Allah bizi Rahman Hoca Şenol Hoca ile sınadı. Ne vardı derslerin birkaçına Nurettin Bey gireydi.
Aday değilim çünkü kesin aday Aytekin bey dedi.
Pandemide dedi o kadar sıkıntı varken dedi bir sürü yatırım yaptı dedi… ve yatırımları, hizmetleri saydı.
İçsel yolculuklara çıkardı beni.
Ve düşündürdü.
Birincisi üstad Paul Ekman’dan esinlenerek yapılan sıradışı şov programı Lie To Me geldi aklıma.
İkincisi de görünmez adam Griffin!
İlkinde Fiskobirlik yok aklımda dedi düşündürdü.
İkincisinde ‘o, Osman Öden kısmını yazar, Aytekin bey kısmını sen yaz’ filan diye ağır toplarla meşveret yaptı. O değil zaten bana kimse şunu yaz diyemez de en azından bir hoş geldiniz diyebilirdi.
